‘’Rotamız net, pusulamız millet!’’

‘’Rotamız net, pusulamız millet!’’

3. Olağan Kurultayı’mız milletimize ve memleketimize hayırlı, uğurlu olsun…
İYİ Parti’mizin; Genel Başkanı, Genel İdare Kurulu üyeleri ve Merkez Disiplin Kurulu üyelerinin belirlendiği 3. Olağan Kurultayımızı büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik…
Genel Sekreterimiz Sayın Uğur Poyraz’ın açılış konuşmasıyla başlayan kurultayımız; divan başkanı, divan başkan yardımcıları ve kâtip üyelerinin belirlenmesiyle devam etti.
Kurultay Divan Başkanı Sayın Müsavat Dervişoğlu’nun konuşmasının ardından Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener konuşmasını gerçekleştirdi.

Tüm parti mensuplarımızı selamlayarak konuşmasına başlayan Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 25 Ekim 2017’de kurulan İYİ Parti’mizin o günden bugüne geliş sürecini anlatarak; ‘’Demiştik ki; aziz milletimizin teveccühüyle, milletimizin sesi olacağız… Olduk mu? Olduk. Hem de öyle bir olduk ki; siyasetin, alışılmış düzenini bozduk! Siyaset esnaflarının rahatlarını bozduk! Milletin iradesine göre değil, kendi keyiflerine göre siyasete yön vermeye heveslenen, nobranların tezgahlarını bozduk!’’ dedi.
Partimizin yolculuğunu anlatarak konuşmasına devam eden Genel Başkanımız; karşılaştığımız engelleri, zorlukları, iftiraları hatırlatarak; ‘’Biz bugünlere, koltuk sahibi olmak için gelmedik. Biz bugünlere, zengin olmak için gelmedik. Biz bugünlere, kendi ikballerimiz için de gelmedik. Biz bugünlere, milletimiz için geldik. Hırslara esir olmadık. Kibirle kalplerimizi karartmadık. Makam sarhoşluğuna kapılmadık. Çünkü biz bugünlere, milletimizin teveccühüyle geldik. İşte bu yüzden, bizim siyaset anlayışımızın; yönü de, yolu da, pusulası da aziz milletimizin, ta kendisidir. Türkiye için vadettiğimiz, siyaset anlayışımızın, temeli, milletin kutlu iradesidir. Ve millet iradesinin ölçüsü de sandıktır, sandıktan çıkan sonuçtur.’’ diye konuştu.
Seçim döneminin geride kaldığını ifade ederek konuşmasına devam eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Biz, siyasetimizi; şikâyet üzerine değil, cesaret üzerine şekillendiririz. Ne kazanmanın sarhoşluğuna kapılırız ne de kaybetmenin üzüntüsünde kayboluruz. İYİ Parti olarak bizim baktığımız çerçevede siyasetçinin görevi; milletin sesini, mesajını ve talebini duymaktır. Çünkü millete kulak tıkayarak siyaset yapılmaz. Milletin kararının olmadığı bir yerden; sözde düşünürlerin, ‘kanaat önderlerinin’, siyasi elitlerin keyiflerine göre yaptıkları, tanzim üzerinden bir demokrasi inşa edilemez. Çünkü demokrasi, yalnız ve yalnızca, milletle beraber inşa edilir.’’ sözleriyle konuşmasına devam etti.
2023 seçimlerinde, millet iradesinin verdiği esas mesajın; siyasetin hapsedildiği çıkmazdan kurtarılması ve millet için millet ile beraber yapılan yeni bir siyasetin önünün açılması olduğunu ifade eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Ama öyle sadece sözle değil. Gerçek bir yeniliği başlatarak… Eskinin tozlu sayfalarını, geride bırakarak. Sadece kişilere değil, topyekûn bir anlayışa, karşı koyarak… Siyasette bu anlayışı değiştirmenin yolu da her şeyden önce; 85 milyon insanımızı; oy tercihleri, hayat görüşleri veya yaşam biçimleri üzerinden maruz bırakıldığı, keskin tanımlardan, sıkıştırıldığı kutuplaşma alanlarından derhâl kurtarmaktır. Milleti; sandık geldiğinde, işaret edilen yere mecburen oy veren, marabalar olarak gören ucube bir siyaset anlayışını yıkıp atmaktır. Millet iradesini de işine geldiğinde kutsayıp gelmediğinde aşağılayan büyük bir nobranlığı, siyasetten temizlemektir.’’ diye konuştu.
Siyasette yenilik vurgusuyla konuşmasına devam eden Genel Başkanımız; ‘’Bizim, seçim sonuçlarından aldığımız mesaj; milletimizin, iktidarıyla muhalefetiyle Türk siyaseti için yeni bir anlayış talebinde bulunduğudur. Şüphesiz ki; hakiki yenilik, daima öze dönerek başlar. Bu yüzden biz de, yine ve yeniden; özümüze, en büyük gücümüze yani milletimize kulak vereceğiz. Konuşan bir Türkiye için meydanlarda; gören bir Türkiye için, sokaklarda; duyan bir Türkiye için, kürsülerde olmaya aynı azimle, devam edeceğiz. Üreten bir Türkiye için, tarlalarda, yeşil bir Türkiye için, ormanlarda, mavi bir Türkiye için, ırmaklarda yaşayan, yaşatan ve mutlu bir Türkiye için; şehirlerde, ilçelerde, köylerde olmaya devam edeceğiz.’’ diye konuştu.
Konuşmasının devamında parti mensuplarımıza seslenen Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Birinci önceliğimiz parti aidiyetidir. Asla bu konuda herhangi bir hoşgörü yoktur. Herhangi bir tolerans yoktur. Bunu hissetmeyenler kapı burada.’’ dedi.
Muhalif medyanın İYİ Parti’ye yönelik tutumunu eleştiren Genel Başkanımız şu şekilde konuştu: ‘’Bizim medyamız yoktur. Muhalif medya da bizim değildir. Muhalif medyanın mensupları da bizim değildir. Youtuber konumunda olan hiç kimse bizimle beraber, bize insaflı değildir. Önemli olan reytingdir, tıklamadır. Bize hakaret edilmenin, bize insafsızlık edilmenin, bize yanlış yapmanın hiçbir yaptırımı yoktur. Dolayısıyla biz yapayalnız sadece milletiyle el sıkışmış, milletinin dışında yanında yöresinde hiç kimsenin bulunmadığı Türkiye’de tek siyasi organizasyonuz.’’ dedi.
İYİ Parti olarak yeni dönemde millete rağmen değil, milletle beraber yapılan yepyeni bir siyasetin yolunu açacağımızı ifade eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Bizim varlık gerekçemiz; başkalarının yaptıkları ya da yapmadıkları değil, milletimiz ve memleketimiz için yapmak istediklerimizdir. Bu yüzden de, siyasette durduğumuz yeri; başkalarına göre değil; milletimizin, beklentilerine göre belirleyeceğiz! İşte tam da bu nedenle; Milletin ayağına gideceğine milleti küçümseyen siyaseti değiştireceğiz! Seçim kazanmayı, koltuk kazanmaya indirgeyen siyaseti değiştireceğiz! Milletin dertlerine, çözüm üreteceğine, sanal ve yapay gerçeklikler üreten siyaseti değiştireceğiz! ‘Ceketimi assam seçilirim” diyen buyurgan siyaseti değiştireceğiz! İnsanımızı iki yumruk arasına sıkıştırıp nefretten beslenen siyaseti değiştireceğiz! Millet iradesine, deli gömleği biçen; insanımızı, hür değil, makbul vatandaş olmaya zorlayan dayatmacı siyaseti değiştireceğiz!’’ diye konuştu.
İYİ Parti olarak önümüzde zorlu bir yolculuk olduğunun altını çizen Genel Başkanımız; ‘’Yolu doğru olanın, yükü de ağır olurmuş. Ama kimse merak etmesin. Biz, bu ateşten gömleği giymeye, alışkınız. Siyaseti, kendimiz için, bir ikbal kaynağı görmediğimiz için inandığımız yolda, milletimizin yolunda dimdik yürümekten gocunmayız. Bizi, bu yoldan döndürmek isteyenler, elbette olabilir. Ama onların rüzgârı, ne kadar sert eserse essin bizden alıp götüreceği, sadece tozdur! Biz kendimize, güneşi örnek alırız. Batmaktan korkmayız! Doğmaktan bıkmayız! Asla sönmeyiz, asla tükenmeyiz!’’ dedi.
Yeni dönemde de her bir vatandaşımızı dinlemeye devam edeceğimizi ifade ederek; “İYİ Parti olarak ilk günden beri bildiğimiz bir şey var ki Türkiye için vadettiğimiz güçlü demokrasiye milletimizden başka kimseyle ulaşamayız. İşte o nedenle; Türkiye için hedeflediğimiz büyük vizyona milletimizden başka ortak aramadık, aramayacağız! Türkiye’yi taşıyacağımız müreffeh yarınlara milletimizden başka paydaş aramadık, aramayacağız!” sözleriyle konuşmasına devam etti.
İYİ Parti’nin pusulasının her daim millet olduğunun altını çizen Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Şimdiye kadar, birilerinin ne omuz atarak ne de omuz vererek İYİ Parti olarak bizi; bir yerlere konumlandırmasına, bize istikamet çizmesine, bize rol biçmesine, izin vermedik. Bugünden sonra da, vermeyeceğiz. Çünkü bizim yönümüz de, yolumuz da bellidir. İYİ Parti’nin pusulası, her daim millettir. İYİ Parti, milletin talebi, hakkı, haklı itirazıdır. İYİ Parti, sadece ve sadece, milletin olduğu yerde durur. Memleket sevdamız, bulunduğumuz yeri, bir çekim merkezine, dönüştürecek kadar güçlüdür, derindir, sağlamdır.’’ diye konuştu.
İYİ Parti’de siyasetin milletle beraber yapılacağını vurgulayan Genel Başkanımız; ‘’85 milyon insanımızın mutluluğu, sevinci ve birliği için; siyasette yeni bir zemin kuracağız, yeni bir yol açacağız. Nasıl ki partimizin başkaları gibi kendi içine kapanan, kendi kendini doğrulayan, milletle değil kendisiyle meşgul olan bir yankı odasına dönüşmesine izin vermediysek siyasetin de bu çukura düşmesine izin vermeyeceğiz! Nasıl ki partimizin politikalarına, söylemlerine ve eylemlerine milletimizle birlikte karar verdiysek; siyasetin de millet için milletle beraber yapılmasını sağlayacağız! Nasıl ki partimizin; demokrasiyi içselleştirmesini sağladıysak siyaseti de çoğulcu demokrasiyle barıştıracağız!’’ diye konuştu.
İYİ Parti olarak siyasette bu yeniliği sağlayacağımızın altını çizen Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; ‘’Bugün burada, hep birlikte, yeni bir sayfa açacağız! Bugün buradan, hep birlikte, yeni bir söz söyleyeceğiz! Bugün bu salondan, Büyük Türk Milleti’nin, her bir ferdine yeni bir yol sunacağız! Ancak; tıpkı dün olduğu gibi, bugün de; açtığımız sayfa, milletin sayfası olacak! Ve bu sayfada; tükenmiş kalemlerin izleri olmayacak! Bu sayfada; millete tepeden bakanlara, yer olmayacak! Bu sayfada; her şartta, kendini düşünenlere, yer olmayacak! Söylediğimiz söz, milletin sözü olacak! Ve bu sözde; yalana bulanmış, ihtiras sözcükleri olmayacak! Sunduğumuz yol, milletin yolu olacak! Ve bu yolda; hiçbir yere varmayan çıkmaz sokaklar olmayacak!’’ sözleriyle konuşmasına devam etti.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, parti mensuplarımıza seslenerek; ‘’Yiğit kardeşlerim, cesur dava arkadaşlarım! Büyük Türk Milleti’nin bizlere verdiği vazifeye, hazır olun! Şunu hiçbir zaman unutmayın: ‘Ne güneş zevalsizdir ne de gölgeler müebbet!’ Tam da bu nedenle aynı dün olduğu gibi bugün de; kalplerimizde cesaret, davamız hürriyet! Rotamız net, pusulamız millet!’’ sözleriyle konuşmasını tamamladı.


Konuşmanın tamamı:
Hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler;
81 ilimizden çıkıp gelen, 85 milyon insanımızı temsil eden,
Türkiye’nin, İYİ ve cesur evlatları!
3’üncü Olağan Kurultayımıza,
hoş geldiniz, sefalar getirdiniz…
Sözlerimin başında;
İYİ Parti ailesinin, büyüyüp, bu günlere gelmesinde, emeği geçen,
teşkilat yöneticilerimize, milletvekillerimize,
belediye başkanlarımıza, mahalle temsilcilerimize,
sandık müşahitlerimize ve üyelerimize,
şükranlarımı sunuyorum.
Allah sizlerden razı olsun.
Ailelerinizi, çocuklarınızı görmeme pahasına,
memleketimizin dört bir yanında, canla başla çalıştınız.
Partimizi bugünlere taşıdınız.
Sağ olun, var olun.
Sizlerin nezdinde;
Ekranları başından, internetten, sosyal medyadan,
kurultayımızı takip eden, aziz milletimize,
selamlarımı ve sevgilerimi sunuyorum.
Ayrıca bu vesileyle;
Önümüzdeki Çarşamba günü erişeceğimiz,
mübarek Kurban Bayramımızı da, şimdiden tebrik ediyor;
mutlu, huzurlu ve bereketli sofralarda kutlayacağımız,
nice bayramlara ulaşmayı diliyorum.
Yiğit kardeşlerim, cesur dava arkadaşlarım;
Hatırlayalım…
Bundan, 5 buçuk yıl önce;
“Bu partiyi kuramazsınız.” dediklerinde, demiştik ki;
KURACAĞIZ!
Kurduk mu?
Kurduk!
“Bu parti yaşamaz.” dediklerinde, demiştik ki;
YAŞATACAĞIZ.
Yaşattık mı?
Evet yaşattık, yeşerttik, büyüttük!
Demiştik ki;
Aziz milletimizin teveccühüyle, milletimizin sesi olacağız…
Olduk mu?
Olduk.
Hem de, öyle bir olduk ki;
siyasetin, alışılmış düzenini bozduk!
Siyaset esnaflarının, rahatlarını bozduk!
Milletin iradesine göre değil, kendi keyiflerine göre,
siyasete yön vermeye heveslenen, nobranların,
tezgahlarını bozduk!
Milletimizin sesine, kulak vermek için;
İl il, ilçe ilçe, köy köy gezdik.
Milletimizin dertlerini, dinlemek için;
Sokakları, mahalleri, dükkânları, evleri dolaştık.
Milletimizin taleplerini, tüm Türkiye’ye duyurmak için;
Dinlediğimiz her şeyi, meydanlara, kürsülere, sosyal medyaya taşıdık.
Bu ses, “bizden değil” demedik.
Bu dert, “bize oy getirmez” demedik.
Bu talep, “bizim işimize gelmez” demedik.
Milletimizin, her bir ferdinin sorunlarına,
çözümler ürettik.
Çünkü biz daima, hakikatin peşinden gittik.
Ve şartlar ne olursa olsun,
hakikati söylemekten kaçınmadık.
Yapılamaz denilen her şeyi yaptık.
Aşılmaz sanılan engelleri teker teker aştık.
İşte bu yüzden, İYİ Parti;
Dengesi bozulan siyasetin, su terazisidir!
İki yumruk arasına sıkıştırılan, milletimiz için, yaşam odasıdır!
Çünkü İYİ Parti,
atalarımızın, tarihin taşlarına kazınmış öğüdü,
büyük Türk Milleti’nin, hürriyet aşkının mührüdür!
İYİ Parti, Ergenekon’dur.
Millet ve siyaset arasındaki,
demirden dağları eritendir!
İYİ Parti, Malazgirt’tir.
Siyasetin unuttuğu Anadolu’nun, kapılarını açan Alparslan’ın, yolundan gidendir!
İYİ Parti, mücadele ruhudur!
Mücadeleyi kendi içimizdekileri itibarsızlaştırmak yerine bu ülkenin üzerine kâbus gibi çöken herkesi korkutan bugünkü nobran yönetime karşı verilen bir mücadeledir. Kolayı değil zoru seçendir. Birbirine hakaret eden, iftira atan değil ben varsam her şey var ben yoksam yansın bu dünya yıkılsın Türkiye diyen değil egosantrik nefsinin peşinden giden değil nobranlara karşı buradayım varım buyurun diyenlerin partisidir.
Esarete karşı, Müdafaa-i Hukuk diyendir!
Hayatında bu nobranlara laf etmemiş kendi arkadaşlarını kıyma makinesinden geçiren değil işgale karşı, Redd-i İlhak diyendir!
Mandacılara karşı, Hakimiyet-i Milliye diyendir!
Ben olayım da Türkiye ne olursa olsun diyen mandacı ruhlular için değil mandacılığa hayır diyenlerin partisidir.
İYİ Parti, Cumhuriyet birikimidir.
Zor zamanlarda, güneşi bulmak için, karanlık yollara düşen,
Mustafa Kemal Atatürk’ün evladıdır!
“Kılıç kullanan kol yorulur.
Fakat saban kullanan kol, her gün, daha çok kuvvetlenir,
ve her gün daha çok toprağa sahip olur.” vizyonundan,
ilham alandır.
Ez cümle;
Milletimizi ve memleketimizi,
geçmişin kavgalarına hapsetmeye çalışanların karşısında;
İYİ Parti, bugündür!
İYİ Parti, yarındır!
İYİ Parti, güçlü, zengin ve mutlu Türkiye’dir!
Cesaret kemerini kuşanan, vatan sevdalılarıdır.
Şımarıkların değil, ahlaksızların değil, iftiracıların değil.
Kendinden başka kimseyi düşünmeyen egosantriklerin değil, Türkiye’yi öne koyan Türkiye için ölümü göze alan bu millet için hapse girmeyi göze alan cesurların partisidir.
Gayret kemerini kuşanan, kalkınma neferleri!
Adalet kemerini kuşanan, demokrasi çerileri!
Şunu hiçbir zaman unutmayın:
İYİ Parti’yi milletimiz kurdu, biz sadece tabelayı astık.
Kendimizi fasulye gibi nimetten saymayalım.
milletimiz kurdu, biz sadece tabelayı astık.
İşte tam da bu nedenle,
İYİ Parti’nin yolculuğu, aslında milletimizin yolculuğudur!
Biz bugünlere, hiç de kolay gelmedik.
Hatırlayın;
Yolumuz doğru olduğu için, nice çileye katlandık.
Hedefimiz doğru olduğu için, nice engelle mücadele ettik.
Davamız doğru olduğu için, nice zorluğa direndik.
Sözümüz doğru olduğu için, nice iftiraya göğüs gerdik.
Hele ki bir şey olamadığına öfkelenip bizatihi içimizden yapılan iftira hakaret ve çirkinliklere göğüs gerdik. Hiçbir düşmanım şahsen hiçbir düşmanım hiçbir rakibim beni hapse atmayı isteyenler dahil benimle ilgili asla iddia etmedikleri söylemedikleri pis iftiralara şahit oldum. Allah bana bunu gösterdi ama affetmeyeceğim. Asla affetmeyeceğim. Billahi affetmeyeceğim, vallahi affetmeyeceğim.
Bana iki şey bu ülkede söylenemedi, kendi arkadaşlarım söyledi affetmeyeceğim. Hesaplaşacağız hep birlikte.
Biz bugünlere, koltuk sahibi olmak için gelmedik.
Biz bugünlere, zengin olmak için gelmedik. Zengin olmayı hayal edenler kapı dışarı. Burada böyle bir şey yoktur.
Biz bugünlere, kendi ikballerimiz için de gelmedik karşınızda genel başkanınız var. Milletvekillerimiz var, genel başkan yardımcılarımız var, gik üyelerimiz var, üst kurul delegelerimiz var, kurucular kurulu üyelerimiz var ve il başkanlarımız, ilçe başkanlarımız var, belediye başkanlarımız var. Ben Meral Akşener ben sadece oylarınızla genel başkanlığa seçilmiş başka hiçbir sıfatı olmayan buradaki tek kişiyim. Tek kişiyim. Beni mansıpla satın alabilen oldu mu? Beni parayla satın alabilen oldu mu? 30 yıllık siyasi hayatımda parayla ilgili hiçbir isnat olmamışken bunu yapanlar kahru perişan olsun inşallah. Göreceğiz.
Biz bugünlere, milletimiz için geldik.
Hırslara esir olmadık.
Kibirle kalplerimizi karartmadık.
Makam sarhoşluğuna kapılmadık. Eh zaten makamla alakası olmayan tek kişi olarak sarhoş olmam da mümkün değil herhalde.
Çünkü biz bugünlere, milletimizin teveccühüyle geldik. Biz diye diye geldik. Ağzımdan ben sözünü duymadınız. Biz diye diye geldik. 200 kişilik kurucular kurulu koyduk. En fazla 80 kişi olur. 200 kişi niye oldu biliyor musunuz? Herkes borç çıkardı. Çocuğunun çikolata parasını koyduğunu iddia ettiler ve bazılarınız döndü dedi ki ben master paramı koydum. Yahu niye koydun? Biz bu yolculuğa, bu yola çıkarken hanginizden para istedim ki ben? İşte hepiniz buradasınız. Meclise girdiniz geçen dönem milletvekilleri genel merkeze para mı istedik sizden? Bugün milletvekilisiniz sizden para mı isteniyor? Genel merkez yapıldı muhteremler 15 liralık çöp kutularını aldım ben. O gün bana bu parayı nereden buldun diye niye sormadınız muhterem ve muhteremeler? Niye sormadınız? Nasıl buldun bu parayı, nereden buldun niye demediniz? Çünkü sorumluluk almanız gerekiyordu doğru mu? Kaçtınız. Ama bugün Meral Akşener’i düşmanlarının suçlamadığı iftira atmadığı iftiralarla suçladınız. Kahrolun, kahrolun, kahrolun.
İşte bu yüzden, bizim siyaset anlayışımızın,
yönü de, yolu da, pusulası da;
aziz milletimizin, ta kendisidir.
Türkiye için vadettiğimiz, siyaset anlayışımızın,
temeli, milletin kutlu iradesidir.
Ve millet iradesinin, ölçüsü de;
sandıktır, sandıktan çıkan sonuçtur.
Şu sandığa gelmeden evvel, yani büyük seçime gelmeden evvel parti içindeki sandıklardan konuşalım. Ben parti kurulduktan beni genel başkan seçtikten itibaren çeşitli yöntemlerle demokrasiyi oluşturmaya çalıştım. Önce kurultayda iki kere blok liste yaptım itiraz ettiniz. Sonra tam tam tam hiç insan işaret etmeden çarşaf yaptım bak ne güzel biliyorsunuz. Çarşaf listede anahtar listeler çıktı seçilemeyenler su koyuverdi cilleklik yaptı itiraz etti seçilemeyenler. Anladım ki o gün benim görevim insan seçtirmekmiş. Benim başka bir hakkım, hukukum yokmuş. Sonra 20 Eylül 2020’de döndüm 100 kişilik diğer başka insanların da aday olabileceği bir yarı çarşaf yaptım. Onda da kimseyi mutlu edemedim. Orada da çok ağır çirkinlikler yaşadım. Kurultaylar hesaplaşma yeridir. Hesap sormanız, hesap sormam ve hesap verme yeridir. Ben hesap vereceğim siz de hesap vereceksiniz. Herkesin hesap verme yeridir. Öyle çirkinlikler yapıldı ki günlerce uyuyamadım. Burada söyleyemeyeceğim öyle pislikler oldu ki tekrar edemeyeceğim. Sonra gördüm ki olmuyor. Herkes her şeyi istiyor, yetmiyor. Milletvekili olunuyor yetmiyor, GİK üyeliği isteniyor. GİK oluyor yetmiyor, Genel Başkan Yardımcılığı isteniyor. Kardeşim kadrolarımız sınırlı. Bırakın da birileri de o görevleri yerine getirsin. Hayır, yok.
Sonra 6lı masa meselesi ortaya çıktı. Şimdi biz fedakârlık yapan insanlarız ya. Türkiye bizim için önde ya. Genel başkanınız bu konuda her türlü feragati fedakarlığı yapan insan ya. Dolayısıyla biz önce bu parti seçime girebilsin diye CHP’den 15 milletvekili istedik. Hayatımın en büyük pişmanlığıdır.
Hesap veriyoruz, hesap yapıyoruz buyurun. Savaşmalıydık. Bileğimizin gücüyle o seçime girmeliydik. Girmiyorsak da gereğini yapmalıydık. Savaşmadık. Ve 15 milletvekili istedik sayın Kılıçdaroğlu’na buradan bir kez daha teşekkür ediyorum ama o gün bugün 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik. Ömer Seyfettin’in diyetine döndü bu iş. Gelelim beraber girdik, seçime girdik. Ama biz psikolojik olarak kendimizi çok kötü hissettik. Ben kendimi çok kötü hissettim. Çok aşağılanmış hissettim, çok çaresiz hissettim. Asla hayatımın hiçbir döneminde hissetmediğim kadar çaresiz hissettim çünkü savaşmadık ben savaşı severim, ben mücadeleyi severim. Ben canımla, kafamla, kellemle top oynamayı severim. Yapamadık. Ben kellemle top oynamayı çok severim. 28 şubatta oynadım. Şu kadar umurum olmadı. Tayyip Erdoğan’la ters düştük, mücadele ettim. Şu kadar umurum olmadı, şu kadar korkum olmadı. Her hafta benim tutuklanacağımı söyleyenler oldu aramızda. Hatırlıyor musunuz? Her hafta ben tutuklandım. Can, baş üstüne dedim şu kadar umurum olmadı. Şu kadar korkum olmadı. Ama cesaret edemedik, savaşmadık, mücadele etmedik. 15 milletvekili aldık. Bu bize neye mal oldu? Kuyruk siyasetine mal oldu. Ama eğriye eğri, doğruya doğru. Bu aynı zamanda Türkiye’ye büyük bir iyilik yaptı. Demokrasinin ne kadar önemli olduğunu iş birliği konusunda CHP ile yapılan bu iş birliğinin sahada bulunan her renkten siyasi görüşteki insanların önyargılarının değişmesine sebep oldu. Sonra bu değişme 6lı masayı, Millet İttifakı’nı getirdi.
Sonra bir şey yaptık, belki de bir borç ödemeydi bilmiyorum. Koray Aydın’ın önerisi benim de çok net bir şekilde arkasında durduğum divanın kabulü, GİK’in çok olumlu karşıladığı bu arada parantez içinde asla ve kata bugüne kadar hiçbir kararı kendi başıma vermedim. Ama bütün başarısızlık varsa sorumluluğu benimdir varsa başarı sorumluluk sizindir. Ama başarısızlık varsa benimdir benim. Şimdi demokrasi mi diyorsunuz? Şimdi demokrasiyi öğreneceğiz hep beraber. Oturduğunuz yerden ahkam kesmek hanımefendiler, beyefendiler öyle kolay değil. Demokrasinin gerekleri var, fedakarlıkları var, sonuçları var. Peki Sayın Kılıçdaroğlu’ndan randevu aldım gittik iki parti yerel seçimlere birlikte gitmeyi teklif ettik ve sonuçta bir başarı çıktı. Beni en çok ilgilendiren, en çok etkileyen, en çok üzen ne oldu biliyor musunuz? İstanbul’un seçimini biz değil HDP kazandırdı. Efendim bilmem nerenin seçimini biz değil HDP kazandırdı. Yuh yok. Bugün hesaplaşıyoruz. Hesap veriyorum, hesap soracağım sonra.
Artık bu partide şımarıklık bitmiştir. Hadsizlik bitmiştir, saygısızlık bitmiştir. Herkes haddini bilecek. Sonrası çok ilginç. Biz hariç herkes kazanmayı sağladı biz hariç. O gün anladım ki iyi parti önemli bir kesim tarafından tehdit görülen sadece iktidar değil muhalefetin bir bölümü de muhalefetin tırnak içi kanaat önderleri tanzim edicileri tarafından da tehdit görülen, tehlike görülen bir siyasi partidir. Anladım ki İYİ Parti milletin partisidir. Anladım ki İYİ Parti biraz evvel söylediğim gibi bu milletin vicdanının su terazisidir.
Evet sonra seçim geldi. Seçim için demokrasi konusunda çok hassasız ya hep beraber. Müthiş hassasız. Şimdi demokrasi hassasiyeti yüksek bugün bize hakaret eden, iftira atan muhterem ve muhteremlere söylüyorum çok demokrasi isteyen kardeşlerimiz. Ne yaptım ben? Şenol Hanım karşımda oturuyor. Ön seçim istedim. Hanımefendiye sordum tüzüğün yazılmasında da kendisi vardı. Tolga Akalın orada oturuyor o da vardı, yazımında. Ben tüzüğün ayrıntılarını bilmiyorum, hukukçu da değilim. Bir sürenin çok az olduğu söylendi. Hâkim huzurunda yapmaktan bahsediyorum hâkim huzurunda. Sonra tüzüğün bir maddesinin bazı şartların yerine gelmesi nedeniyle mümkün olmadığı söylendi ve sonuç itibariyle her şeye rağmen sonuçlarına uyacağım bir temayül yapılmasını istedim. Onun için bir heyet kurdum. Farklı arkadaşlarımızdan oluşan bir heyet kurdum. Bu sonuçlar geldi mümkün olduğunca uydum. 16 ilde ön seçim yapmışız, temayül yapmışız. Şimdi enteresan. Temayülde geride çıkan arkadaşlarımız bu meselede sıra satmaktan tut her türlü ahlaksızlığı öne koyan açıklamalar yaptılar. Sonuç, arkadaş 17’de çıkmış. Tüh tüh özür dilerim çıkaramadım 1’de sizleri. Kusura bakmayın. Madem kurucusunuz, madem bilmem hangi görevdesiniz. Niçin kardeşim siz bugüne kadar o üyenin hem de üyeyle yaptık. O üyenin kendisine ulaşmadınız, teşkilatlarına ulaşmadınız da “Bana yar olmayan kara toprağın” diyen, partimizi yerle bir eden, partimizi yandaş televizyonlarda bizimle ilgili ahlaksız görüşleri olan yerlerde partimizi her türlü iftiranın karşısında bıraktınız? Diyorsunuz ki; “Bana yar olmayan kara toprağa”
Siz kim, Türk milliyetçiliği kim? Siz kim Türkiye kim, siz kim Türklük kim? Saygısızlar.
Şimdi kongreye gidiyoruz. 3 tane hakkım var. Ya bugün kongre var, kurultay var, oy kullanacaksınız. 3 hakkım var benim. 1 çarşaf, 2 yarı çarşaf, 3 blok. Ama şimdi yanımda bir şey var. Bu ne biliyor musunuz? Bütün üst kurul delegelerimizin, milletvekillerimizin ismi olan bir torba. Bana kala kala kura kaldı. Ayıp be ayıp. Kura mı çekeyim ben? Ben kura mı çekeyim? Milletvekilleri kurayla mı belirleyeyim? GİK’i kurayla mı belirleyeyim? Ne istiyorsunuz kardeşim? Saygısızlar. Saygısızlar ne istiyorsunuz? Evet hesabımızı bugün ortaya koyduk, yarın göreceğiz. Bundan sonra partimize saygısızlık eden, partimize sosyal medyadan oradan buradan zarar vermeye kalkışan herkes hakkında bizzat gereğini ben yapacağım ben.
Değerli dava arkadaşlarım;
Biliyorsunuz, bir seçim dönemini, geride bıraktık.
Sandıkta, milletimizin terazisinde tartıldık.
Bizim siyasetimizde, bahanelere yer yoktur.
Milletin verdiği kararın karşısında, mazeretlere yer yoktur.
Çünkü bizim için, milletimizin iradesi, baş tacıdır.
Çünkü biz, siyasetimizi;
şikayet üzerine değil, cesaret üzerine şekillendiririz.
Ne, kazanmanın sarhoşluğuna kapılırız;
Ne de kaybetmenin, üzüntüsünde kayboluruz.
İYİ Parti olarak, bizim baktığımız çerçevede;
Siyasetçinin görevi;
Milletin sesini, mesajını ve talebini duymaktır.
Çünkü millete kulak tıkayarak, siyaset yapılmaz.
Milletin kararının olmadığı bir yerden,
Sözde düşünürlerin, “kanaat önderlerinin”, siyasi elitlerin,
keyiflerine göre yaptıkları, tanzim üzerinden,
bir demokrasi inşa edilemez.
Çünkü demokrasi, yalnız ve yalnızca, milletle beraber inşa edilir.
İşte bu yüzden, biz de İYİ Parti olarak;
Yaşanılan seçim yenilgisine ilişkin, muhasebemizi de,
açık yüreklilikle yaptık.
Yapmaya da, devam ediyoruz.
İYİ Parti olarak, milletimiz bizden,
iktidar karşısında, haklarını savunmamızı,
avukatlığını yapmamızı istedi.
Millet iradesinin, vermiş olduğu bu görevi,
bugüne kadar olduğu gibi,
yine aynı ciddiyetle, aynı düsturla,
“seçmen velinimettir” anlayışıyla, yürüteceğiz.
Gazi Meclisimizde,
milletimizi temsil etmesi için seçilen, arkadaşlarımız da;
seçildikleri bölgeler, başta olmak üzere,
memleketimizin, dört bir yanındaki dertleri çözmek,
vatandaşlarımızın sesini ve taleplerini, duyurmak için,
milletin vekilleri olarak, görevlerini hakkıyla yapacaklar.
Verilen her oy, bizim için çok kıymetli.
Bu yüzden, şimdiye kadar olduğu gibi, bugünden sonra da;
gecemizi, gündüzümüze katarak,
il il, ilçe ilçe, sokak sokak gezerek,
çalışmaya devam edeceğiz.
Bize oy vermiş olsun, veya olmasın;
milletimizin her bir ferdinin, sesini duyurmaya,
ve sorunlarına çözümler üretmeye, devam edeceğiz.
Değerli dava arkadaşlarım;
Geride bıraktığımız, seçimlerle birlikte;
Milletimizin, iki yumruk arasına sıkıştırılmaktan,
ne kadar yorulduğunu, bir kez daha görmüş olduk.
Maalesef;
Alışılmış kutuplaşma alanlarının,
“Sen şucusun, sen bucusun” diye ayrıştırılmanın,
ve suni kavgaların gölgesinde,
bir seçim süreci yaşandı.
Bu dönemde siyaset, ne yazık ki;
Milletimizin gündeminde olmayan, konular üzerinden yapıldı.
Milletin sesini duymak istemeyenlerin;
sorumluluktan kaçmak için,
kutuplaşma alanlarını fütursuzca kaşıdığı,
bir kampanya dönemi geçti.
21’inci yüzyılda, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında;
ortak değerlerimizi, ortak zenginliğimizi, ortak hatıra mirasımızı,
çoğaltmaya odaklanmamız gerekirken;
basiretsiz bir iktidarın, suni gündemlerine sıkıştırıldık.
Milletimizin helal oyları;
sadece bir sayıya, bir skor tabelasına indirgendi.
Ve sonuç olarak;
siyaset çıkmaza sürüklendi.
Hizmet üzerinden yarışılmadı.
Projeler üzerinden yarışılmadı.
Kadrolar üzerinden yarışılmadı.
Çünkü;
kendi kabiliyetsizliğini, gizlemek isteyen iktidarın,
orta yere yuvarladığı yün yumakları,
buna imkân tanımadı.
Millete çözüm, yol ve seçenek üretileceğine;
yalan üretildi, algı yönetildi.
Milletimizin, milli ve manevi duyguları,
düpedüz suiistimal edildi.
İşte o nedenle, bu seçimlerde verilen, esas mesaj;
siyasetin, hapsedildiği bu çıkmazdan, kurtarılmasıdır.
Millet için, milletle beraber yapılan, yeni bir siyasetin,
bir an önce önünün açılmasıdır.
Ama öyle, sadece sözle değil.
Gerçek bir yeniliği başlatarak…
Eskinin tozlu sayfalarını, geride bırakarak…
Sadece kişilere değil, topyekûn bir anlayışa, karşı koyarak…
Siyasette bu anlayışı değiştirmenin yolu da,
her şeyden önce;
85 milyon insanımızı;
Oy tercihleri, hayat görüşleri, veya yaşam biçimleri üzerinden,
maruz bırakıldığı, keskin tanımlardan,
sıkıştırıldığı kutuplaşma alanlarından,
derhal kurtarmaktır.
Milleti;
sandık geldiğinde, işaret edilen yere,
mecburen oy veren, marabalar olarak gören;
ucube bir siyaset anlayışını, yıkıp atmaktır.
Millet iradesini de;
işine geldiğinde kutsayıp, gelmediğinde aşağılayan;
büyük bir nobranlığı, siyasetten temizlemektir.
Mesela bugün, Türkiye’de gençler,
Meslek sahibi olamamanın,
olsa bile, kendi mesleğinde iş bulamamanın,
endişesiyle yaşıyor.
Ancak, siyasetin geldiği çıkmazda, gençlerimiz;
attıkları tweetler nedeniyle yargılanıyor,
yaptıkları oy tercihleri nedeniyle, hırpalanıyor.
Mesela bugün, Türkiye’de kadınlar;
Çocuklarının geleceğinden, şiddetten, tacizden, ölümden korkuyor.
Ancak, siyasetin geldiği çıkmazda, kadınlar;
Giyimiyle, gülüşüyle, oturuşuyla, duruşuyla sınıflandırılıyor.
Mesela bugün, Türkiye’de çocuklar;
Nitelikli bir eğitimden, hatta kaliteli beslenmekten bile,
mahrum bırakılıyor.
Ancak, siyasetin geldiği çıkmazda, çocuklarımız;
“13 yaşında evlenilebilir mi, evlenilemez mi?” tartışmalarının,
konusu ediliyor.
Enflasyon, tavan yaparken;
Milli değerlerimiz tartışılıyor.
Kira fiyatları, dudak uçuklatırken;
Kadınların başörtüsü tartışılıyor.
Sınırlarımız, kevgire dönerken;
Yüce dinimiz, maneviyatımız tartışılıyor.
Cumhuriyetimizin, 100’üncü yılına girerken;
Atatürk’ümüz tartışılıyor.
11 ilimiz, harap bitap hâldeyken;
Depremzede kardeşlerimizin,
kime oy verip, vermediği tartışılıyor.
Ancak artık milletimiz,
bu tartışmaların, son bulmasını istiyor.
“Görmedim, duymadım, bilmiyorum” siyasetinin,
yerini, “Dokunan, duyan, anlayan” bir siyasete,
bırakmasını istiyor.
Siyasetçilerin, geldikleri makamlara;
kariyer olarak değil, vazife olarak bakmasını istiyor.
Türkiye’nin İYİ ve cesur evlatları;
Biz, kendi vazifemizin farkındayız!
25 Ekim 2017’den beri, savunduğumuz siyaset anlayışının,
bugün de arkasındayız!
Dün olduğu gibi, bugün de, milletimizin yanındayız!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüz, der ki;
“Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır.”
İşte bu yüzden, milletimizin bize verdiği görev,
Önce siyasette, sonra da tüm Türkiye’de,
bu yenileşmeyi sağlamaktır.
Binlerce yıllık tarihimiz,
sayısız yeniliğe, sahne olmuştur.
Çünkü yenileşme olmadan, gelişme sağlanamaz.
Ve her yenileşme süreci;
onu isteyenlerle, hakikate direnenlerin,
mücadelesine sahne olmuştur.
Bizim, seçim sonuçlarından aldığımız mesaj;
Milletimizin, iktidarıyla muhalefetiyle,
Türk siyaseti için, yeni bir anlayış talebinde bulunduğudur.
Şüphesiz ki;
hakiki yenilik, daima öze dönerek başlar.
Bu yüzden biz de, yine ve yeniden;
Özümüze, en büyük gücümüze,
yani, milletimize kulak vereceğiz.
Konuşan bir Türkiye için, meydanlarda;
Gören bir Türkiye için, sokaklarda;
Duyan bir Türkiye için, kürsülerde olmaya,
aynı azimle, devam edeceğiz.
Üreten bir Türkiye için, tarlalarda,
Yeşil bir Türkiye için, ormanlarda,
Mavi bir Türkiye için, ırmaklarda,
Yaşayan, yaşatan ve mutlu bir Türkiye için,
Şehirlerde, ilçelerde, köylerde olmaya,
devam edeceğiz.
Bozlağı susturulan Türkiye için, Avşar ellerinde,
Dengbeji susturulan Türkiye için, Serhat illerinde,
Horonu susturulan Türkiye için, Karadeniz’de olacağız.
Varsın birileri, bize istikamet çizmek için,
kendilerini paralamaya devam etsin;
Biz, dünün prangalarından sıyrılıp,
ileriye bakmaya devam edeceğiz!
Varsın birileri, suni tartışmalarla,
dikkatimizi dağıtmaya çalışsın;
Biz, aynı halis niyetle,
milletimizle buluşmaya, devam edeceğiz!
Evet Cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedildi. Pek çok sebep sayılabilir. Pek çok hata kusur üzerinde durulabilir. Önemli olan bunlardan ders çıkarmaktır. Ama son zamanlarda, bir aydır ben konuşmuyorum biliyorsunuz o gece konuştum bir daha konuşmadım. İzledim enteresan bir biçimde önce sayın Kılıçdaroğlu üzerine yürüdüler, çeşitli alanlarda benim bahsettiğim kanaat önderleri, efendim elitler, aklınıza ne geliyorsa. Sonra baktılar ipin ucu kaçtı. Bunu bir dengelemek lazım. Birdenbire olağan şüpheli Meral Akşener ve İYİ Parti gündeme geldi. Biz çalışmamışız, onun için seçim kaybedilmiş. Yani 45 ilde sayın Mansur Yavaş’la büyük çoğunluğu olan, CHP’den bir kişinin çağırılmadığı, sadece kendi seçmenimizin yer aldığı mitingler yaptık. 54 noktada bizzat çalıştık. Seçimlerde milletvekilleri adaylarımız bir oy Meral’e bir oy Kemal’e diyerek oy istediler. Yani İYİ Parti’ye 1 oy ve Sayın Kılıçdaroğlu’na 1 oy. Şimdi bütün bunlara baktığınız zaman derler ki insafınız kurusun. Anlıyorum eşitlemeye çalışıyorsunuz, anlıyorum korktunuz biraz ipin ucu kaçtı, korktunuz dengeliyorsunuz. Aynı İstanbul’un kazanılmasının sebebi HDP’dir demeniz gibi. İyi bundan sonra size hayatta başarılar diliyorum.
Şimdi bunlara alışmalısınız. Onun için birinci önceliğimiz parti aidiyetidir. Asla bu konuda herhangi bir hoşgörü yoktur. Herhangi bir tolerans yoktur. Birinci önceliğimiz partimize aidiyettir. Bunu hissetmeyenler kapı burada. 2, bizim medyamız yoktur. Muhalif medya da bizim değildir. Muhalif medyanın mensupları da bizim değildir. Youtuber konumunda olan hiç kimse bizimle beraber, bize insaflı değildir. İnsaflı değildir tekrar söylüyorum. Önemli olan reytingdir, tıklamadır bizim üzerimizden reytingler artmaktadır. Bize hakaret edilmenin, bize insafsızlık edilmenin, bize yanlış yapmanın hiçbir yaptırımı yoktur. Dolayısıyla biz yapayalnız sadece milletiyle el sıkışmış, milletinin dışında yanında yöresinde hiç kimsenin bulunmadığı Türkiye’de tek siyasi organizasyonuz. Bunu böyle bileceksiniz. Onun için bizim pergelimizin ucunun konduğu yer Anadolu’dur. İç Anadolu’dur, Doğu Anadolu’dur, Karadeniz’dir, Marmara’dır, Ege’dir, Akdeniz’dir, Güneydoğu Anadolu’dur. Milletimiz pergelimizin konulduğu yer. Sadece milletimizdir. Onun sesine kulak vereceğiz. Ve eğer memnun olacaksa bu muhteremler ağızlarından tükürükler saçarak konuşan bu insanlar evet kardeşim sorumluluğu alıyorum. Ne kadar büyük bir insanmışım ki cumhurbaşkanlığının kazandırılması da kazandırılmaması da benimmiş. Aldım kabul ettim başıma koydum. Evet bir dahaki sefere söz kazandıracağım.
Varsın birileri, yalanlarla, hakaretlerle,
bizi durdurmaya çalışsın;
Biz, milletimizin sesi olmaya, devam edeceğiz!
Değerli arkadaşlarım;
İYİ Parti;
Hakikate, kulak tıkamaz.
Doğruyu alkışlamaktan, gocunmaz.
Yanlışa da, sözünü asla esirgemez.
Bize göre, olması gereken budur.
Bunu yadırgayanlar olabilir,
ama bizim, siyaset anlayışımız budur.
Milletimizin, ‘Git’ dediği yere gideriz.
‘Ol’ dediği yerde oluruz.
‘Konuş’ dediği yerde konuşuruz.
‘Dur’ dediği yerde de dururuz.
Çünkü, bizim siyasetimizin öznesi, milletimizdir.
Çünkü, bizim siyasetimiz;
milletimiz bizi, hangi göreve layık gördüyse,
o görevi, hakkıyla yapmayı,
milletimize en iyi şekilde, hizmet etmeyi emreder.
Çünkü, bizim siyasetimiz;
Bir elin beş parmağı, ayrı yerlere çekiştirilirken,
o beş parmaktan, sımsıkı bir yumruk yapmayı hedefler.
Nitekim;
İYİ Parti olarak, önümüzdeki dönemde de rolümüz,
Millete rağmen değil, milletle beraber yapılan,
yepyeni bir siyasetin, yolunu açmaktır.
Bizim varlık gerekçemiz;
Başkalarının yaptıkları, ya da yapmadıkları değil,
milletimiz ve memleketimiz için,
yapmak istediklerimizdir.
Bu yüzden de, siyasette durduğumuz yeri;
Başkalarına göre değil;
milletimizin, beklentilerine göre belirleyeceğiz!

İşte tam da bu nedenle;
Milletin ayağına gideceğine,
milleti küçümseyen siyaseti değiştireceğiz!
Seçim kazanmayı, koltuk kazanmaya indirgeyen siyaseti değiştireceğiz!
Milletin dertlerine, çözüm üreteceğine,
sanal ve yapay gerçeklikler üreten siyaseti değiştireceğiz!
“Ceketimi assam seçilirim” diyen,
buyurgan siyaseti değiştireceğiz!
İnsanımızı iki yumruk arasına sıkıştırıp,
nefretten beslenen siyaseti değiştireceğiz!
Millet iradesine, deli gömleği biçen,
insanımızı, hür değil, makbul vatandaş olmaya zorlayan,
dayatmacı siyaseti değiştireceğiz!
Eğer ki;
ülkemizin tüm damarlarına işlenen,
otokrasi kültüründen kurtulmak istiyorsak;
Yenileşmesi gereken, işte bu siyasettir!
Eğer ki;
gerçek bir demokrasi istiyorsak;
Yenileşmesi gereken, işte bu anlayıştır!
Eğer ki;
hak sahiplerini bulsun;
kayırma düzeni, son bulsun istiyorsak;
Yenileşmesi gereken, işte bu zihniyettir!

Değerli dava arkadaşlarım;
Önümüzde çetin mi çetin, dikenli bir yol var.
Ne demişler?
Yolu doğru olanın, yükü de ağır olurmuş.
Ama kimse merak etmesin.
Biz, bu ateşten gömleği giymeye, alışkınız.
Siyaseti, kendimiz için, bir ikbal kaynağı görmediğimiz için;
inandığımız yolda, milletimizin yolunda,
dimdik yürümekten gocunmayız.
Bizi, bu yoldan döndürmek isteyenler, elbette olabilir.
Ama onların rüzgârı, ne kadar sert eserse essin,
bizden alıp götüreceği, sadece tozdur!
Biz kendimize, güneşi örnek alırız.
Batmaktan korkmayız!
Doğmaktan bıkmayız!
Asla sönmeyiz, asla tükenmeyiz!
Sahip olduğumuz bu güç;
Millete inanmanın, milletle beraber olmanın eseridir.
“İnanç varsa, imkân da var” diyen atalarımızın şiarıyla;
eğilmeyiz, bükülmeyiz!
Asla ve asla vazgeçmeyiz!
Türkiye’nin, İYİ ve cesur evlatları;
Sıkı duran mert, mevziden vazgeçmezmiş.
Bize uzanan eller, bize bağlanan umutlar,
ve bize edilen dualar karşısında,
vakit kaybetme lüksümüz yok.
Milletimizin bize verdiği görevi,
beğenmeme gibi bir hakkımız yok!
İşte bu yüzden, bugünden itibaren,
en iyi yaptığımız şeyi yapacak,
ve milletimize gideceğiz.
Milletimizin her bir ferdini, tek tek dinleyeceğiz!
Esnaflarımızın, memurlarımızın, emeklilerimizin,
geçim derdiyle dertleneceğiz!
Çiftçilerimizin, alın terini savunacağız!
Gençlerimizin umutlarını, yeniden yeşerteceğiz!
Kadınlara biçilen, tüm kalıpların karşısında, dimdik duracağız!

Kapı kapı gezeceğiz.
Doğruluğu, dost kapısı bileceğiz.
Yalanın karşısına, hakikatle;
Kötülüğün karşısına, iyilikle;
Kayırmanın karşısına, hakkaniyetle;
Kibrin karşısına, alçakgönüllülükle çıkacağız!
İYİ Parti olarak, ilk günden beri bildiğimiz, bir şey var ki;
Türkiye için vadettiğimiz, güçlü demokrasiye,
milletimizden başka kimseyle ulaşamayız.
İşte o nedenle;
Türkiye için hedeflediğimiz, büyük vizyona,
milletimizden başka, ortak aramadık, aramayacağız!
Türkiye’yi taşıyacağımız, müreffeh yarınlara,
milletimizden başka, paydaş aramadık, aramayacağız!
Rahmetli Abdürrahim Karakoç’un çok güzel bir şiiri vardır.
Der ki;
“Biz zulüm ayında, güneş çağıyız!
Hira’dan feyz alan, Tanrı dağıyız!
Biz meyve bahçesi, üzüm bağıyız!
Ot olanlar, safımıza gelmesin!
Dar zamanda, düşmanların altına,
at olanlar, safımıza gelmesin!
Garibanın, fukaranın sırtına,
bit olanlar, safımıza gelmesin!
Parolamız, her zaman her yerde;
Ölmek var da, baş eğmek yok namerde,
Bu imana, bu ülküye, bu derde,
yad olanlar, safımıza gelmesin!”
Değerli dava arkadaşlarım;
Sadece ve sadece, koltuklarını korumayı dert edinen;
Birini döverek, diğerini de, severek büyüyen;
Milletimizi, kimlik ve tercihleri üzerinden, birbirine düşüren;
derdi millet olmayanlar için, fevkalade konforlu olan;
bu siyaset anlayışına, son vereceğiz.
Gönüller arasına örülen duvarları, teker teker yıkacağız.
Ortak dertlerimize odaklanacak,
ayrışan noktalarımızı da, tıpkı özümüzde olduğu gibi,
güç alacağımız bir zenginlik sayacağız.
Cumhuriyet değerlerimizin;
Ne yok sayılmasına, ne de kişisel hırslara kalkan yapılmasına,
izin vermeyeceğiz.
Şimdiye kadar, birilerinin,
ne omuz atarak, ne de omuz vererek,
İYİ Parti olarak bizi;
bir yerlere konumlandırmasına,
bize istikamet çizmesine,
bize rol biçmesine, izin vermedik.
Bugünden sonra da, vermeyeceğiz.
Çünkü bizim yönümüz de, yolumuz da bellidir.
İYİ Parti’nin pusulası, her daim millettir.
İYİ Parti, milletin talebi, hakkı, haklı itirazıdır.
İYİ Parti, sadece ve sadece, milletin olduğu yerde durur.
Memleket sevdamız, bulunduğumuz yeri,
bir çekim merkezine, dönüştürecek kadar,
güçlüdür, derindir, sağlamdır.
Çünkü biz, nefsini yola serenleriz!
Çünkü biz, filler çoğalsa da;
ebabilden umut kesmeyenleriz!
Çünkü biz, “can bizimse, şan vatanın” diyenleriz!
85 milyon insanımızın, mutluluğu, sevinci ve birliği için;
siyasette yeni bir zemin kuracağız, yeni bir yol açacağız.
Nasıl ki partimizin;
Başkaları gibi, kendi içine kapanan,
kendi kendini doğrulayan,
milletle değil, kendisiyle meşgul olan,
bir yankı odasına dönüşmesine, izin vermediysek;
Siyasetin de, bu çukura düşmesine, izin vermeyeceğiz!
Nasıl ki, partimizin;
Politikalarına, söylemlerine ve eylemlerine,
milletimizle birlikte karar verdiysek;
Siyasetin de, millet için, milletle beraber yapılmasını sağlayacağız!
Nasıl ki partimizin;
demokrasiyi içselleştirmesini sağladıysak;
Siyaseti de, çoğulcu demokrasiyle barıştıracağız!
İYİ Parti siyasette, işte bu yenileşmeyi sağlamak için var!
Aklın, vicdanının ve makulün, sesi olmak için var!
Millet yolunda, açılacak yeni çağa, kılavuz olmak için var!
İşte bu yüzden;
Bize göre hak yok, vazife var!
Maziden bugüne uzanan, yeminimiz var!
Her daim doğrudan yana, duruşumuz var!
Şükürler olsun ki;
milletimizin gönlünde, sarsılmaz bir yerimiz var!
İşte o nedenle,
Bugün burada, hep birlikte, yeni bir sayfa açacağız!
Bugün buradan, hep birlikte, yeni bir söz söyleyeceğiz!
Bugün bu salondan, Büyük Türk Milleti’nin, her bir ferdine,
yeni bir yol sunacağız!
Ancak;
tıpkı dün olduğu gibi, bugün de;
açtığımız sayfa, milletin sayfası olacak!
Ve bu sayfada;
Tükenmiş kalemlerin, izleri olmayacak!
Bu sayfada;
Millete tepeden bakanlara, yer olmayacak!
Bu sayfada;
Her şartta, kendini düşünenlere, yer olmayacak!
Söylediğimiz söz, milletin sözü olacak!
Ve bu sözde;
Yalana bulanmış, ihtiras sözcükleri olmayacak!
Sunduğumuz yol, milletin yolu olacak!
Ve bu yolda;
Hiçbir yere varmayan, çıkmaz sokaklar olmayacak!
Çünkü biz;
Milletten geleni, başımız gözümüz üstüne bilenleriz!
Çünkü biz;
Hakkın peşinde, hakikatin izinde gidenleriz!
Çünkü biz;
Sözünü, vicdanıyla ölçüp biçenleriz!
Çünkü biz;
Hırsın atına binmeyen, tok gönülleriz!
Çünkü biz;
Milletin rızası için, yollara düşenleriz!
Çünkü biz;
Ateşten, dikenden, buzdan, yalınayak geçenleriz!
Çünkü biz;
Anadolu’nun bağrından, kopup gelenleriz!
Çünkü biz;
Alın terine, nasırlı ellere, toprağın bereketine, kıymet verenleriz!
Çünkü biz;
Yalanın, iftiranın, dedikodunun yeline karşı,
kaya gibi duranlarız!
Çünkü biz;
Batılın ardında, kuyruk olanlar değil;
Hakikatin peşinde, bir kısrak başı gibi,
Anadolu’ya uzananlarız!
Yiğit kardeşlerim, cesur dava arkadaşlarım!
Büyük Türk Milleti’nin, bizlere verdiği vazifeye, hazır olun!
Şunu hiçbir zaman unutmayın:
“Ne güneş zevalsizdir, ne de gölgeler müebbet!”
Tam da bu nedenle, aynı dün olduğu gibi bugün de;
Kalplerimizde cesaret, davamız hürriyet!
ROTAMIZ NET, PUSULAMIZ MİLLET!
Yüce Allah, bizleri millet yolunda utandırmasın!
Hepimizin yar ve yardımcısı olsun!
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun!

Share this post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir